Kerkük'ten Azerbaycan'a

Ata Terzibaşı

Ata Terzibaşı, Kerkük Yazarları

FUZÛLÎ’NİN DOĞUM YERİ 1

Yazarlar, bugüne değin büyük Türk şairi Fuzûlî’nin doğum yerini hep Bağdat, Hilleveya Kerbelâ şehri olarak göstermişlerdir.Biz bu yazımızla şimdiye değin üzerinde durulmamış başka bir yer etrafındadüşündüklerimizi açıklıyoruz ki bunu, eski ve yeni bir takım kaynaklara ve orijinal olarak taFuzûlî’nin yaşamış olduğu diyârın ve mensubu bulunduğu Irak Türklerinin bir ferdi olarakşairin özel yanlarına dayanarak kontrolü mümkün esaslar yönünden belirtmeğe çalışmışbulunuyorum. Bu çalışmanın ileri çalışmalar için bir ipucu vazifesini görür mahiyetteolduğunu sanmaktayım.Fuzûlî’nin Bağdatlı olduğunu söyleyenler arasında; Lâtifi, Ahdi, Sam Mirza, Âli veAşık Çelebiler vardır.Hille’de doğduğunu söyleyenler ise, başta Profesör Fuat Köprülü. “İslâm Ans. 4. CiltS.687” olmak üzere, Süleyman Nazif “Fuzûlî, İst,1925, s.16”, Muallim Nâci. Fayık Reşat, Ş.Sami, Profesör Geb, eskilerden Hasan Çelebi, Kınalı Zade ve başkalarıdır.Kerbelâlı olduğunu söyleyenler arasında eskilerden Riyâzî, yenilerden AbdulbakiGölpınarlı “Fuzûlî Divanı, 1948, s.71, VIII” ve Abdulkadir Karahan “Fuzûlî, 1949 S.69”vardır”Şurasını belirtmek yerinde olur ki, şairin doğum yeri etrafında ileri sürülen görüşler birihtimal çerçevesini aşmamaktadır. Nitekim Fuzûlî’nin Bağdatlı olmadığını Süleyman Nazif,şairin divanından aldığı bazı şiirleriyle anlattığı gibi “adı geçen eser, s14” Kerbelâlı olduğunuda açıkça reddetmektedir “s.16”.Karahan “S. 68-69” ve Gölpınarlı da “S.8” Fuzûlî’nin Bağdatlı veya Hileli olmadığınıaşağı yukarı aynı görüşlerle belirtmektedirler.Bu iki yazarın Kerbelâ şehri üzerinde durmaları ise bir ihtimal duygusundan başka birşey olmasa gerektir. Bunlar, şairin Türkçe ve Farsça divanlarında geçen bazı sözlerinedayanarak. Şairi Kerbelâ doğumlu göstermişlerdir.Daha doğrusu, bu hususta her yazar kendi görüşünü savunarak başkalarının iddialarınıçürütmeye çalışmışlardır.Fuzûlî, doğum yerini kendi sözleri de her zaman “Irak-ı Arap” işaretiyle “menşe” vemevlidim” “mahal ve makamım” ve “mevlit ve makamım” diye iki kelime kullanmaktadır.Bunlardan “mevlit” ve “mahal” i doğum yeri, “menşe” ve “makam”ı ise yaşadığı yerinkarşılığı olarak ifâde etmektedir. Bu bakımdan Bağdat, Hille ve Kerbelâ, Fuzûli’nin makamıolabildiği halde, mevlit veya mahalli (doğum yeri) olamamıştır.Fuzûlî’nin doğum yerini araştırmada sayın yazarların gözünden kaçan bir noktayaönemle işaret etmek istiyoruz ki, çeşitli görüşlerin isabetsizliği daha da belirmiş ola, buyazarlar tarafından “Irak’ı Arap’ın Türklerle dolu bölgeleri unutularak, içinde tek tük (pek az)Türk bulunan Bağdat, Hille ve Kerbelâ üzerinde durulma meselesidir.Gerçekten Fuzûlî bu şehirlerde uzun müddet yaşayarak o zamanın yüksek tahsilini deburalarda yapmıştır. Ama o bir yerli sıfatıyla değil başka bir çok Iraklı Türk şairler gibi özelsebepler dolayısıyla Irak’ın Türklerle meskûn bölgelerinden gelerek buralarda gurbetekalmıştır.Fuzûlî’nin yaşadığı Çağdan bu yana Irak’ta Türklüğün beşiği sayılan bir vilâyet herhangi bir yazarın dikkat nazarını çekmemiştir. İşte yüz elli bin başlı (nüfuslu) Kerkük şehri ileFuzûlî’nin doğum yeri arasında (Beyrütte çıkmakta olan El-Edip” dergisinde yayınladığımızArapça bir yazıdan başka. Temmuz 1953 tarihli sayı şimdiye değin her hangi bir bağaranmamıştır. 1 Ata Terzibaşı, Türkmen Yazarı dergisi, sayı: 1, tarih: Kerkük, Mart 2016, s, 2-6 Geçmişte, Namık Kemal’in (Tahribi harabatta) övdüğü Nevres-i Kadim on dokuzuncuyüzyılın tanınmış mutasavvıflarından Şeyh Abdurrahman Tâlabani, büyük hiciv üstadı ŞeyhRizâ. Faiz, Sâfî, Kabil ve daha başka yüzlerce şair yetiştiren bu ilin gerçek Türkmen edebiyatıhenüz umumî Türk edebiyatı tarihine geçmiş bulunmamaktadır.Edebiyat tarihçileri Fuzûlî’yi tam manasıyla bir Azeri şairi telakki ettikleri halde o,ancak Azeri etkisi altında kalmış halis bir Türkmen şairidir.Irak Türklerinin dili Azeri diline çok yakın olmakla beraber kendine has ana hatlarlaönemli özellikler göstermektedir. Fuzûlî’nin dilini Irak Türklerinin dili üzerine tamamıylaintibak ettiren özellikleri uzun bir inceleme konusu olabileceğinden onu şimdilik “Fuzûlî’ninDili” adlı başka bir yazıya terk etmek mecburiyetindeyiz. Ancak şurasını söylemek gerekir kiFuzûlî’nin şiirlerinde geçen yüzlerce özel kelime ve deyişler tıpkı tıpkısına Kerkük halkınınkullandığı sözlerden ibarettir. Ayrıca. Bazı özel cümle terkipleri de Kerkük Türklerinin bildiğiterkiplerden başka bir şey değildir.Fuzûlî’nin mensup olduğu Bayat aşireti 2 Irak’ta yaşayan en başlı bir Türkmen aşiretiolup, Kerkük vilâyeti içinde yer tutmuş olmak başka yerlere dağılmamış kuvvetli bir Türktopluluğudur. İçlerinden bazıları Arapçayı öğrenmekle beraber ana dillerini korumuşlardır. 3Bayatlar her zaman Kerkük vilâyetine bağı Türkmen kasabalarıyla temas halinde olup,Bağdat, Hille veya Kerbelâ vilâyetleriyle en ufak bir bilgileri olmamıştır.İşte Fuzûli, bir çok yazarların belirttiğine göre, bu aşiretin bir çocuğu olmakdolayısıyla, bir Kerküklü sayılmaktadır. Bir noktaya da işaret etmek yerinnde olur ki o daBayat aşiretinin efradı hep cahil insanlar olmak hesabiyle 4 Fuzûli, büyük bir ihtimalle ilköğrenimini Kerkükte, ve yüksek tahsilini de Bağdadta yapmış olmalıdır.Şairin, gençliğini Kerkükte geçirdiğine muhakkak nazarile bakılabilir. Daha Bağdadagitmeden önce bulunduğu yere gelen Elvend beyle temas ettiği ve bu zata yazdığı bir kasideile caize istediği, Elvend beyin daha önce de bu şehire 5 geldiği Doktor Karahan tarafndanbulunan bir vesika ile aydınlatılmıştır. Karahan, Elvend beğin kim olduğu üzrinde de bazıdüşünceler yürütmektedir (Fuzûlî, hayatı, s273).Elvend beyin şahsiyeti son zamanlarda bizce belli olmuşdur. Sultan Süleyman Kanunî“Irakayn” seferine çıkmadan önce, o sıralarda Diyarbekir valisi bulunan Süleyman Paşa’yagönderdiği bir yazı ile sefer hususunda gereken bilgiyi istemekte, o da istenilen bilgiyi açığavurmaktadır. Bu açıklamayı içine alan ve Türkiye başvekâlet arşivinde bulunan vesikayı FaizDemiroğlu “Tarih Dünyası” dergisinde 6 yayınlamıştır. Adı geçen Elvend Bey bu vesikada“Hamid ili” sancağı beyi olarak gösterilmektedir ki bu bakımdan Kerkük şehrine gelmişolmak ihtimali de kuvvetlidir.Ayrıca, Dr Karahan’nın “Fuzûlî’nin mektupları” adlı eserinde (s15) Musul MirlivasıAhmed beye, Fuzûlî’nin yazdığı cevabî mektuptan çıkardığı neticeye bakılırsa, adı geçenAhmed beyin bir aralık şairin yaşadığı diyarda bulunmuş olduğu öğrenilmekte ve Fuzûlî ilearalarında senli benli denebilecek bir yakınlık bulunduğu sezilmektedir (Fuzûlî, muhuti s97).Karahan, Ahmed beyin kim olduğunu bilmemktedir. Oysaki yukarıda işâret ettiğimizBaşvekâlet arşivindeki vesika bu Ahmet beyi de bize tanıtmaktadır, ki Musul’da olup biraralık Kerkük şehrinde geldiği açıkça tasrih edilmektedir.Ayni vesikanın bize anlattığına göre o zaman Kerkük’te Kızılbaş Tekelü taifesibulunmakta idi. Bu vesikanın ışığı altında Fuzûli’yi aslen bir Kızılbaş olarak göstermek 2 Ki bunu şairin vefâtından 44 yıl sonra yazdığı “mecme-ül havas” adlı eserinde sadıkî açıklamaktadır. Aynızamanda bunu başka yazarlarda teyid etmişlerdir. Bak Prof. Fuat Köprülü: Fuzûlî, divanı mukaddimesi, s.13.3 Köprülünün bu çeşit hakkında “aslen Kürt veya sonradan Kürtleşmiş” demesi hiçbir esasa dayanmamaktadır4 Son zamanlara kadar okur yazarları bulunmayan bu aşiretin son yıllarda yaşadıkları büyük kwylerde açılanmektepler sayesinde kültürlü adamlarıda yetişmiştir.5 Her halde Kerkük olsa gerekti.6 Irak için hazırlanan özel sayı. mümkündür. Ancak, Osmanlı hâkimiyeti tesiri altında kalan ve çeşitli ilim kollarını tahsildensonra şairin olgun görüşlü Kâmil bir insan olduğu kanaatine varılabilir.Fuzûlî’nin Kerkük vilâyeti dahilinden Bağdada geldiği olayının da “Sadıkî”nin“Mecme-ül Havas” adlı eserine dayanılarak gerçek olduğu kesin bir şekilde söylenebilir. Buzatın anlattığına göre Fuzûlî. Bayat Aşiretinden olup, İbrahim hanın himayesinde Bağdadagelmiştir.İşte bu arada hatıra gelen ilk önemli soru, bu hanın nereden geldiğidir?Prof. Fuat Köprülü bu hususta aynen şunları yazmaktadır:“Fuzûli’nin, Bihâmdillahi vel minne ki tevfikatı rebbânî- yetürdi menzili mahsustaİbrahim Sultanı, kasidesinde bahis mevzun olan ve yine o kasideden,

Scroll to Top