Abdüllatif Benderoğlu
Aralık 1972’den beri “Bakü” ye birkaç kez resmi “Kültür ve Edebi” görevlerle yaptığım
geziler dolayısıyla “Sosyalist Sovyet Azerbaycan Cumhuriyetini” yakından tanıyorum. Bu
gezilerimin bir sonucu olarak Azerbaycan’ın görkemli yazar ve şairleri ile içtenlikle dostluk
ilişkilerim bugüne dek sürüyor. Özellikle İmadettin Nesimi El-Bağdadi’nin doğumunun “600”
yıldönümü dolayısıyla Eylül 1973’te Bakü’de düzenlenen Uluslararası konferansta sunduğum
bildiri “Tebliğ” birçok yazar ve şairlerle dostluğumuz daha da pekiştirmiştir.
Ulu Irağımızı bir kıymetli dost gibi gönülden seven Azerilerin edebiyatını Irak’ta tanıttırmak
da iki ülke arasında karşılıklı ilişkileri geliştirmek için geniş bir adımdır.
Bu kitabı hazırlarken aynı anda hem dilimizde hem de Arapça yayınlanmasını planlamıştım.
Bundan da amacım Arap kardeşlerimize bu büyük şairlerin yaşam, şiir yaratıcılık ve
verdikleri mücadeleleri tanıttırmak idi. Ama sağlık durumumdan dolayı Arapça yazılmasında
başarı elde edemedim, belki de gelecekte ya ben ya da edebiyatçı dostlarımdan biri bu işi
başaracak.
Bizler, Irak Türkmenler, 14 Temmuz 1958 devriminden sonra Azeri şiirine önem vermeye
başladık. Irak ile Sovyetler birliği arasında imzalanan kültür anlaşmamaları ile ilgili olarak,
Azerbaycan’da Azeri şair ve sanatçıların Irak’a gelişleriyle onların güzel dillerini ve
edebiyatlarını sevme isteği içimizde uyandı.
Onlar da bizi bu devrimden sonra yakından tanıdılar. Bu hususta Azerbaycan’ın büyük şairi
“Bahtiyar Vehapzade” Aralık 1959’da Bağdat’ta gelirken, Irak Türkmenlerinin var olduğunu
ve şairlerin kendi dilinde konuştuğunu Kerkük de duymuştur. Şair; ırak topraklarında yaşayan
Iraklı Türkmenlerin de kadim ve çok zengin bir edebiyatı olduğunu “Karanfil” adlı şiir
kitabımın önsözünde saptamıştım.
17-130 Temmuz 1968 devriminden sonra ise, bu ilişkiler en güzel bir biçimde gelişip, Irak
halkı ile Azerbaycan halkının arasındaki tarihsel dostluk pekiştirildi. Bu devrimden sonra
Azerbaycan’da Irak’a gelen ve Irak’ta Azerbaycan’a giden kültür heyetlerinin bu konuda
büyük yardım ve katkıları olmuştur.
Irak’ta yayınlanan Arapça ve Türkmence dergi ve gazeteler ise, Azerbaycan Edebiyatı ve
kültürünü tanıttırmak yolunda büyük roller oynamıştı.
Bakü’de yayınlanan dergi ve gazetelerde Irak Edebiyatı ve özellikle Irak Türkmen edebiyatı
hakkında önemli yazılar sunmuşlardı.
Azerbaycan edebiyatı tarihi araştırırken kimi tarihsel olaylara değinmeyi unutmak gerekir.
Bilindiği gibi 1828 dekimi nedenlerden dolayı Azerbaycan, “Güney” ve “Kuzey” olmak üzere
ikiye bölündü. Azerbaycan toprağının bölünmesi gibi Azeri edebiyatı da ikiye bölünmüştür.
İran’a bağlı olan Azerbaycan’da, Azerice okuyup yazmanın yasaklanması ve Farslaştırma
siyasetinin yaygınlaştırılması nedeniyle “Güney” Azerbaycan edebiyatında büyük bir boşluk
ve gerilmeler ortaya çıktı. Kuzey Azerbaycan’da ise devrim tam güneydeki durumun tersine
1 Abdüllatif Benderoğlu, Azerbaycan Şiiri. 1. Cilt. Bağdat 1987, s,5-9
idi. Azerbaycan’da uygarlık ve kültür merkezi olan “Tebriz” İranlıların egemenliğine
geçtikten sonra bu işler önceleri “Tiflis” ve sonra “Bakü” ye geçti. Azerbaycan’ın kimi
hanlıkları bile Azeri diline, edebiyatına ve kültürüne önem vermekten geri kalmadıkları halde
güneyde her taraftan süren çöküş gün gittikçe yaygınlaşıp halkın hayatında büyük etkiler
yaratıyordu. Kimi Azeri şairleri bile Farslar tarafından acem olarak nitelendiriyorlardı.
Kuzey Azerbaycan’da ise, bir yandan doğu kültürü ve edebiyatı öte yandan Rus ve Avrupa
kültürü ve edebiyatının etkisiyle yeni bir Azeri edebiyatı halkın sevgi ve ruhuyla yeni irade ve
gücüyle geniş adımlar atarak oluşmasını başarıyordu.
Hayatın ağırlık ve güçlülüğünü sezen Azeri yurt severleri ve aydınları bu konuda büyük
atılganlık ile çabalar harcıyorlardı. 1905’teki birinci Bor java Demokratik Rus devrimi de
çarlık rejimine ağır vuruşlarını indirildikten sonra yalnız Azerbaycan’da değil tüm Rusya da
yaşayan halkların hayatlarında belirgin bir silkinme ve ilerleme göründü. Özgürlüğe kavuşma
eğilimi devrimci hareketlerin ilerlemeyle gelişmeye yönlendi. Ama bu devrimin başarısızlığa
uğraması sonucunda çarlık rejimi tüm devrimin doğu ruhunu taşıyan Azerilere karşı aşırılıkla
baskısını sürdürmesine karşın yine de Azerbaycan halkını inandığı ilerleme yolundan
uzaklaştıramadı.
1917’de Otobur devriminin patlak vermesiyle Azerbaycan dili, edebiyatı, sanatı ve kültürü
gelişmeye doğru yöneldi. Sovyetler birliğinde bir sosyalist Sovyet cumhuriyeti olarak tanınan
Azerbaycan bugün dünyanın ünlü uygarlık ve kültür merkezinden biridir.
Bu kitapta değindiğim şairlerin şiirlerini olduğu gibi yazıp, dil bakımından hiçbir değişime
yapmadım. Şiirlerin yazılışında ses uyumu kurallarına da uymadım. Çünkü bu şiirler her bir
bakımdan anlaşılan şiirlerdir.
Nesimi’nin, Fuzuli’nin yazdığı gibi yazan Hatayı, Vidadi, Vaqıf ve Cavit’in dili bizim eski
şiirlerimizin dilidir. Ama kimi yabancı sözcüklerin anlamlarını “Sözlük” bölümünde
açıklamayı gerekli buldum.
Elimizde bulunan kaynaklardan yararlana bildiğim kader bu kitabı hazırladım. Ama yine de
eksiksiz değildir. Kitabın iki cildi ise, “Sosyalist Sovyet Azerbaycan Cumhuriyetinin”
kuruluşundan sonraki şiirleri kapsamaktadır. 2
Abdüllatif Benderoğlu
Bağdat, 1 Kasım 1986