Kerkük Yazarları, Şemsettin Küzeci

Azerbaycan ve Ben

Dr. Şemsettin Küzeci Azerbaycan’ı Sinan Sait’ten duymak!Kerkük’te Ortaokul birinci sınıftayken geceleri ufacık radyomu kulaklarımın ucuna yakınlaştırarak,şarkı, türkü ve bazı programları dinlerdim. Bir gece radyo frekanslarını çevirirken kulaklarıma Arapçabir ses takıldı “Huna Bakü Darulizaat El-Sovyettiye- Kismul-Arabiyye” هنا باكو دار الاذاعة السوفيتية-القسمالعربي. Yani “Burası Bakü Sovyet Radyosu Arapça Bölümü” … Bu ses çok hoşuma gitti. Arapça bölümüama orada Kerkük Horyatlarımızı (Bayatıları), türkülerimizi, folklorumuzu ve gelenekgöreneklerimizden bahsediyordu. O ses daha sonra anlaşıldı ki, meğer Kerküklü bir doktoraöğrencisinin sesidir. Tahsili için Bakü’de okuyormuş. Onun adı “Sinan Sait”. İşte beni Azerbaycan’ı ilkkez o sesten duydum. Azerbaycan’a ilgim o günden beri başladı. Bir gece elime kalem alıp Radyoya birmektup yazarak, ertesi gün postaya verdim. Yaklaşık 2 ay sonra, bir gün sınıfta ders dinliyordum, okulhizmetçisi kapıyı çalıp içeri girdi. Öğretmene bir şeyler fısıldadı. Öğretmen ise, bana seslenerek, senimüdür odasında bekliyor. O anda aklımdan onlarca şey geçti. Müdürün odasına girdiğimde baktım ki,müdür, muavinleri ve dersi olmayan bir öğretmenim oturup beni gördüklerinde gülümsediler. Ben deaz da olsa rahatladım. Ama heyecanım gitmedi daha… Okul müdürü ve muavinin elinde birer kitap,diğerinin elinde ise kartpostal vardı ve onlara bakıyorlardı…Samad Vurgun ve Şiir KitabıMüdür Bey bana sordu. Yurtdışında akrabaların var mı? Hayır dedim. O zaman otur dediler.Azerbaycan’dan sana bir mektup gelmiş. İçinde 2 Kitap 20 adet Azerbaycan’ı tanıtan Kartpostalbulunmaktadır. Biraz rahatladım. Ama yine heyecanımı üzerimden atamadım. Kitapların birisi SamadVurgun’un şiir kitabı diğeri ise Niyazi Gençosmanoğlu’na ait bir kitap. O günlerde Samad Vurgun’unşiir kitabı başucumdan ayrılmazdı. Geceler boyu o kitaba defalarca bakardım, sayfalarıyladertleşirdim. Çünkü Kiril harflerini çözemiyordum… Adeta rüyalarımda Azerbaycan ile yaşardım. Ogünden beri Azerbaycan sevgisi içimde yaşadı, büyüdü ve bir hasrete dönüştü. Bu mektuplaşmagirişimim bana Azerbaycan sevgisini aşılamıştır. O yaşta Azerbaycan hasreti kalbimi yanık horyatlaraçevirip, gerçek bir Fuzuli torunu hissine kapılmıştım.Horyat sevgisi Azerbaycan Sevgisiyle başladıSamad Vurgun’un okuyamadığım bu kitabına her baktığımda başka bir âlemin hayalinde uçuyordum.O hayaller ile Amcazadem Kerkük’ün Milli Sanatçısı Abdülvahit Küzeci meğerse Samad Vurgun’un birşiirini bestelemiş, Bağdat Türkmence radyosunda ve taş plaklarda okumuştur. 1 Bu Türkü:Maral çıxmış dağ başınaSeher vaxtı güle güleSağ eliyle sol döşüneBir gül taxtı güle güleGüle güle, güle güleBülbül konar konca güle…**Bu türkü ile Kerkük horyatları hayal dünyamın ufkunu birleştirip okyanuslara yelken açmama vesileoldu. O anlardan beri ben de horyat yazmaya başladım. Daha 13 yaşındayken ilk horyatımı (bayatımı)yazdım:1 Ş. Küzeci, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, 2012 Ankara 2 Naznazdı 2Açan gülle naznazdıNe yarın cemalı varNe ettiği naz nazdı**Kardaşlık Dergisi ve Yurt Gazetesinde Azerbaycan-Irak Türkmen EdebiyatıMerkezi Bağdat’ta bulunan ve 1961 yılından beri faaliyet gösteren Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın yayınorganı olan ve Bağdat’ta “Kardaşlık dergisi” ile 1970 yılında yine Bağdat’ta yayınlanan “Yurtgazetesi”nde Azerbaycan ile ilgili şiir, bayatı ve ortak kültür ve edebiyat konulu yazıları takip ederekAzerbaycan sevgimizi içimizde sıcak tutmaya çalışırdık. Başlangıçta Kardaşlık dergisinde AzerbaycanHoryatlarından örnekler yayınlandı. Daha sonraları Azerbaycan’ın önemli şairlerinden Resul Rıza,Bahtiyar Vehapzade, Nebi Xezri vd. Yurt gazetesinde ise, Azerbaycan ile Irak Türkmen edebiyatı,folkloru ve medeniyeti ile ilgili çalışmaları Abdüllatif Benderoğlu ile Gazanfer Paşayev’in ortakçalışmaları iki devlet arasında edebi alakaların gelişmesinde önemli rol oynadı. Onlarca Azerbaycanşair, sanatçı ve yazarların sanatsal ürünleri gazetenin sayfalarını süslerdi. Bizler de bu yayınlardan feyzalırdık. Hele hele Resul Rıza’nın “Kadim Ülkenin Yeni Tuhfeleri” yazı dizisi ile Gazanfer Paşayev’in “AltıYıl Dicle-Fırat Sahillerinde” eseri Irak Türkmenlerinin yediden yetmişe ilgilerini çekmiştir.Azerbaycan Heyeti Bağdat’ta BuluştuÜniversiteden yeni mezun olduğum 1989 yılında, Abdüllatif Benderoğlu Bağdattan Sami YusufTütüncüyü’yü telefonla arayarak Azerbaycan’dan bir heyetin geldiğini söylemiş ve Bağdat’a gelmemiziistemişti. Benderoğlu aynı zamanda Tuzhurmatu’ya da haber vermiş bazı edebiyatçıları davetetmiştir. Kerkük’ten bazı edebiyatçı dostlarımızla birlikte Bağdat’a gidip Orada Azerbaycan’dan gelenheyetle buluşma şansımız oldu. Birkaç saat beraber bulunduk.Irak Yazarlar Birliğinin mütevazı bir salonunda gerçekleşen buluşma Irak Türkmen şair ve sanatçılarıile Azerbaycan şair ve sanatçıları arasında unutulmaz bir gece yaşattı. Her ne kadar Iraklı yöneticilertarafından sıkıştırıldıysak da sıcak dostluk mesajları birbirimizin tarafına, şiir ve hoyratla iletilerekyolunu bulmuştu. Bu hususta bizlerin ustalığına söz yoktu…O gece’ ye Irak’tan Abdüllatif Benderoğlu, Salah Nevres, Ali Marufoğlu, Sabir Demirci, ŞemsettinKüzeci, Ahmet Kerküklü, Nevzat Abdülkerim, Kasım Sarıkahya, Mehmet Mehdi Bayat ve SanatçıMehmet Rauf Terzi katıldı, Azerbaycan’dan ise, Usta Şair Nebi Xezri, Kasım Kasımzade, Neriman Velive Hacıbaba ile iki müzisyen. Azerbaycan ile Kerkük arasında Karabağlı hoyratlarını karşılıklı okuyanKerküklü Mehmet Rauf Terzi ile Hacıbaba’nın okuduğu makam ve şiirlerin yanında iki kültürün nekadar birbirlerine yakın olduğunu gösteriyordu. Bu güzel geceden hem Türkmenler hem deAzerbaycanlı dostlarımız sanki felekten bir gece çalıyorduk neşesine kapılmıştık. Ancak, dönemin IrakYazarlar Birliği Başkanı Abdülemir Mualle; iki gurubu da zaman konusunda ve diğer siyasi konulardaiki de bir uyarıp gecenin bir an önce bitirilmesini istiyordu. Ancak Benderoğlu her seferinde onahiddetlenerek bir şeyler söylüyordu ve onu susturuyordu… O güzel gecenin görüntüleri, izlenimleriaklımdan hiç de çıkmamıştı. Beyin albümünde çerçeveleşen bu fotoğrafın rüküşleri Ankara’da NebiXezri ile tekrar buluştuktan sonra atıldı. 2 Kerkük’te bir çeşit gül 3Kızıma Aybeniz Haşimova’nın adını verdimYukarıda heyet ile Azerbaycan’dan çok değerli sanatçılar ve yazarlar da gelmişlerdir. Ancak bazılarınıgece katılmalarına izin verilmemiştir. Onlardan da biri ses sanatçısı Aybeniz Haşimova idi. Onugördüğümde ve sesini duyduğumda çok mutlu olmuştum hem de çok beğenmiştim. O geceden sonrakendi kendime içimden dedim ki, evlenip kızım olursa adını Aybeniz koyacağım. Aynı yıl evlendim ve1990 yılında Allah bana bir kız nasip etti. Ben de sözümü yerine getirdim. Kızıma Aybeniz adınıverdim. Bu adla birlikte sanki Azerbaycan ve Aybeniz Kerkük dünyasına ve Küzeci ailesine bir başkamutluluk başka bir sevgi başka bir hayat getirdi. İşte o günden bugüne Aybeniz Haşimova ailesi iledostluğumuz sevgimiz, saygımız devam etmektedir.Gazanfer Paşayev ile İlk TanışmaBüyük Şair Fuzuli’nin 500. Yıldönümü kutlamaları çerçevesinde 1994 yılında yaklaşık 120 Azerbaycanlışair, yazar, sanatçı ve aydının katıldığı program çerçevesinde Bağdat’tan Kerkük’e gelen Azerbaycanheyeti içinde Gazanfer Paşayev da varıydı. Azerbaycan Cumhuriyeti Başkan Yardımcısı Elçin Efendiyevolmak üzere, Medeniyet Naziri Sabir Rüstenxanlı, Anar, Zalimhan Yakup, Yaşar Karayev ve daha birçokünlü isim. Gazanfer Paşayev’i Kasır Kerkük otelin girişinde karşıladık, tokalaştık el sıkıştık ama siyasidurumlardan dolayı hiç birine yaklaşamadık. Bendeniz Tuzhurmatu’da yapılan bir dostumundüğününde okuduğum birkaç horyat ve şiirden dolayı Tikrit muhaberatından daha yenisalıverilmiştim. Rahmetli şair Sami Yusuf Tütüncü ile Gazanfer Paşayev ile görüşüp yüzyüzetanışmıştık. O sırada biri bize mikrofon uzatarak: “AZTV’den verilşi giden Turan programınınyapımcısı Maile Xanım, Azerbaycan ile Kerküklülerin buluşmasına ne demek istisis?”. Sordu. Ben veSami tütüncü adeta şok geçirdik. Çünkü etrafımız Saddam Muhaberat’ından dolu kişiler varıydı. Nekonuşabilirdik ne fazla hareket edebilirdik. Böyle Maile Xanıma bir iki güzel söz konuştuktan sonraendişeli nefes aldık. Azerbaycan heyetinin