
Güvenlik Bölgesinin Güvensizliği
Ekber Qoşalı
Modern dünya tarihine ‘Körfez Savaşı’ gibi dâhil olan malum savaştan sonra Irak’ın arazisi parçalandı. Daha doğrusu parçalanmanın temeli hususları formalaşmağa başladı. Biraz problemli gözükse de, demek isterdim ki, ABD’nin Siyasi coğrafi Planlarında Kürt devleti kurmak meselesi varsa ve bu hazırda aktiftirse münasip alan olarak Irak arazisinin seçilmesi anlaşılandır.
Ben II Türkmen kurultayında iştirak etmek için Erbil şehrine gidip gelirken bu fikirlere bir daha hak kazandırdım. Niye? Çünkü güvenlik bölgesi arazi kesiminde aşağı yukarı bir Kürt devleti zaten kurulmaktadır. Devlet neye diyorlar? Türkiye ile sınırda seni ‘Irak Kürdistanı’na Hoş Geldiniz’ sözleri selamlıyor. Sınırdan başlayarak Erbil’e kadar Kürt Demokrat Parti yasasının bayrağı altında faaliyet gösteren askeri postlar: silahlı Kürt asker ve zabitleri Kürdistan polisi göze değiyor.
Burası Kürt dilinin hâkim olduğu ahalisinin çoğunu Kürtlerin teşkil ettiği bir yer. Buyurun bir taraftan Kürdistan cumhurbaşkanı Barzani’nin ikametgâhı öbür tarafta Kürdistan parlamentosu ve bu gibi başka kurumlar…
Irak Türkmenleri bugün ve sabahlarından rahatsızdırlar. Başka vakit rakip olan Saddam ve Barzani yöntemleri Türkmenler aleyhine anlaşmayı kimler ise aradan götürmeyi başarıyorlar. Türkmenler bir ifadeyi sık sık kullanırlar ki, eğer Türkiye faktörü olmazsa bizi çoktan mahvetmişlerdi. Tesadüf değil ki, Türkiye’nin başı nedense çok ciddi meseleye karıştığı zamanlar Türkmenler için kazasız etkisiz problemsiz geçmemiştir. Türkmenler çıkış yolunu teşkilatlanmakta, bir çatı altında birleşmekte görüyor. Ben II Türkmen Kurultayı’nın açılışından konuşurken Azerbaycan milletvekili Fezail Ağamalı’nın, Azerbaycan Gençler Teşkilatları Milli Şurası’nın tebrik mektupları okunurken salonda Nice bir coşku yaşandığını görünce ‘Bu üstümüzdeki Azerbaycan adınadır’ diye düşündüm. Düşündüm ki, Türk dünyasının kurtuluşu bütün Azerbaycan’dan geçiyor.
Şemsettin Küzeci Azerbaycan Yazarlar Birliğinde
Kerkük şairi ile görüş Dünya Genç Yazarlar Birliği’nin (DGYB) teşebbüsü ile Yazarlar Birliği’nin ‘Natevan’ kulübünde Irak’tan gelmiş Türkmen şairi Şemseddin Küzeci ile görüş oldu. DGYB başkanı Ekber Koşalı Irak Türkmenlerinin Azerbaycan’la tarihi ilişkilerinden söz etti. Küzeci toplantıya katılanlara Irak Türkmenlerinin hayatı, yaşam tarzı hakkında bilgi verdi. Erbil’de onların radyo, televizyon, kanallarının, medya organlarının olduğunu dedi. Erdebil’de bir kaç ortaokulun olduğunu dedi. Ş.Küzeci Azerbaycan ile ilişkilerin güçlenmesi için çalıştıklarını söyledi. Toplantıda Yazarlar Birliğinin başkanı Anar, Milletvekili Nizami Caferov, halk şairi Fikret Goca, Profesör Gazanfer Paşayev de konuştular.
Türk dilli halkların ilişkileri genişleniyor Dün Yazarlar Birliği’nin ‘Natevan’ kulübünde Irak’tan gelmiş Türkmen şairi Şemseddin Küzeci ile görüş oldu. Görüşte Yazarlar Birliği’nin başkanı, yazar Anar ve Azerbaycan’ın bir sıra popüler şair ve yazarları, filologları, medya temsilcileri, genç yazarlar vardı. Irak’ta yaşayan Türk dilli halkların hukuklarının korunması uğrunda savaşan Ş.Küzeci ilk olarak bildirdi ki, bugün Arabistan’da 3 milyon Türk dilli halk yaşıyor. Bunlar zamanla Türkiye’den, Orta Asya’dan, Azerbaycan’dan ve diğer ülkelerden göçen Türklerdir. O insanların zamanla Türk dilli ülkelerle iletişi zayıf olmuştur. Lakin sonradan bu ilişkiler kurulmuştur. İlişkilerin kurulmasındaysa Irak Türkmenleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin, bundan başka orada çıkan ‘Kerkük’ dergisinin, ‘Türkmen Eli’ Gazetesi’nin büyük emeği vardır. Konuğun sözlerine göre, orada Türkler için Türk dilinde programlar da hazırlanıyor. Haftada 3 kere çıkan ‘Türkmen Eli’ Gazetesi’nin yarısı Türkçe, yarısı Arapça çıkıyor. Gazetenin yalnız Türkçe çıkmasına izin verilmiyor. Çünkü Türk dilinde yazılanların neden ibaret olduğunu bilmek için onun Arapçaya çevirisini okumak gerekiyor. Konuğun fikrine göre, orada faaliyet gösteren Fuzuli Derneği gerekli işler yapıyor. Bu işte Azerbaycan’dan olan filolog Gazanfer Paşayev’in hizmetleri sonsuzdur. Konuk sonra Azerbaycan kültür sanatçılarının 1989-90’cı yıllarda Irak’ta yaptıkları etkinliklerle bağlı hoş hatıralarını anlattı. Daha sonra Dünya Genç Yazarlar Birliği’nin ‘Yüce Erek’ Türk Dünyası Fikir Kültür Araştırma Birliği ile birlikte geçirilen I Fuzuli şiir yarışması hakkında bilgi verdi. Bu işte emeği geçen yazar Anar’a, Abbas Abdullah’a, Prof. Nizami Caferov’a, şair Ayaz Vefalı’ya, Fikret Goca’ya, filolog Gazanfer Paşayev’e ‘Teşekkürname’ler verildi. Gazanfer Paşayev toplantı katılımcılarına yakın zamanda Azerbaycan’da Nizami adına müzede Irak-Türkmen Ocağı adlı müze açılacağını söyledi. Şöyle ki, 1995’te İçeri Şehir ‘de Türk Folklor Merkezinde açılmış böyle bir müzedeki eksponatlar Nizami adına müzeye taşınacak.
Kerkük ellerinden misafirimiz var Geçen hafta Yazarlar Birliği’nin Natevan adına kulübünde Dünya Genç Yazarlar Birliği’nin teşebbüsüyle Irak Kerkük ellerinden ülkemize misafir gelmiş şair Şemseddin Küzeci ile görüş oldu. Görüşte ülkemizin meşhur yazarları Anar, Nizami Caferov, Fikret Goca, Ayaz Vefalı ve başkaları vardı. Daha çok Türk dünyasının bir parçası olan Kerkük ellerinden söz eden şair bir zamanlar yaranmış ilişkilerden memnun kaldığını söyledi. Aynı zamanda bu ilişkilerin daha da genişlenmesi için teşkilatı faaliyetlerinden bahsetti.
Geçen yılın sonunda Türkiye’de yapılan Fuzuli şiir yarışmasından süzetti. Bu yarışmada iki kişiye ödül verildi. Resmiyye Sabir ve Aygün Hasanoğlu. Resmiyye hanım felsefi şiirlerine göre 3’cü, daha çok dramatik gibi tanıdığımız Aygün Hasanoğlu ise mensur şiirlerine göre 5’ci oldu. Onlara ‘Teşekkürname’ler verildi. Bundan başka, her ikisi 1 haftalık Türkiye’ye tatil kazandılar. Daha sonra Türk edebiyyatı karşısında hizmetlerine göre onlarla aynı zamanda Elçin, Gabil, Zelimhan Yakup, Bekir Nebiyev, Hüseyin Abbaszade, Akif Samed, Vagif Bayatlı Ömer, Yaşar Garayev, Sabir Rüstemhanlı, Nebi Hazrı, Kemal Abdulla’ya da ‘Takdirname’ler verildi. Gazeteci gibiyse ‘Ekspress’ gazetesinin muhabiri Nergiz Cabbarova ve Devlet Radyosunda çalışan Arzu Bayramova’ya ‘Teşekkürname’ler verildi. Sunumlardan sonra misafire Erbil, Musul ve Kerkük’te yaşayan hemşehirlilerimizin durumları ile ilgili sorular soruldu. Şair Abbas Abdullah ve ömrünün bir kaç yılını Decle-Ferat çayları sahillerinde geçiren Gazanfer Paşayev de Kerkük elleriyle bağlı hatıralar söyledi.
‘Bir yaşam istiyorum’
Şemseddin bey, seyahatinizin maksadı hakkında ne söylersiniz?
-Bu benim Bakü’ye ikinci gelişimdir. İlk gelişim 2000 yılının temmuz ayında olmuştu. O zaman Ben Bakü’de Dünya Genç Yazarlar Birliği’nin X Kurultayında Irak Türkmenlerinin adından delegasyon heyetinin başkanı olarak katılmıştım. Bir sıra görüşmeler yapmıştık. Orda yeni kararlar almıştık. Onlardan biri de, gençler birlikleri başkanları toplantısının 2001’ciyılın mayıs ayında Kuzey Irak’ın Erbil şehrinde yapılmasıydı. Şu anki gelişimde o toplantıyla bağlı görüş yaptık. Aynı zamanda başkan yardımcısı olduğum DGYB’nin gelecek toplantısını da yaptık. Gelmemin esas sebebi buydu. -Türkiye’de eğitiminizi bitirdikten sonra nerede çalışmak istiyorsunuz? Herhalde vatanda sizi bekliyorlardır…
-Ben Irak Türkmen Cephesi’nin Türkiye temsilciliğinde Medya ile ilişkilerden sorumluyum. Eğitimimi bitirip Kuzey Irak’a BMT-nin nezareti altında olan tehlikesizlik bölgesine döneceğim. O bölgede yerleşen Erbil şehrinde bizim radyomuz, televizyon kanalımız, gazetemiz yayınlanıyor. Orada milletime hizmet etmek istiyorum. -Bugün Kerkük’te yaşayan Türk yazarın kardeş Türk halkları ile edebi-medeni ilişkiler kurmak imkânı var mı? -Körfez savaşına kadar Türkmenlerin Bağdat’ta Kültür Müdürlüğü vardı. Başkanı da Abdüllatif Benderoğlu idi. ‘Yurt’ isimli gazetemiz, ‘Kardeşlik’ isimli dergimiz vardı. Devlet radyo ve televizyonunda belirli zamanlarda kendi dilimizde programlarımız vardı. Sonradan dergi kapatıldı. ‘Yurt’ ise haftalıktan aylığa geçti. Kerkük’teki yerel televizyon programları ofisi Bağdat’a taşındı. Ve şu an gün içi 1 saat değil, 15 dakikalık zamanla yayımlanıyor. Radyo da kapatılmıştır. Bugün Irak ahalisinin 80%-i Türkmenler olan bölgesinde onların sesi duyulmuyor. Ama Kuzey Irak tehlikesiz bölge ilan edildikten sonra Türkmenler orda Türkmen Cephesi yarattı. Bundan sonra kültür, eğitim, enformasyon ve ve diğer daireler yaratıldı. Şimdi o bölgedeki Türkmen çocukları kendi dilinde okullarda okuyabiliyor.
-Şemseddin bey, derslikler nerede hazırlanıyor? -Irak devletinin eğitim programına uygun olarak hazırlanmış derslikler Türkiye’de dilimize tercüman edilip yeniden derslik halinde basılıp ve Erbil’e gönderiliyor. -Irak’ta yaşayan Türkmenlerin sayısı orta hesapla ne kadardır? -Irak’ın 18 milyonluk ahalisinin 3 milyonu Türkmenlerdir. Hazırda 80%-i Irak hükumetinin nezareti altında olan 20%-si ise BMT-nin nezareti altında olan tehlikesizlik bölgesindedir. Irak’ın hâkim daireleri Türkmenlerin varlığını yok etmeye çalışıyorlar. Buna karşı çıkanlarsa derhal idam ediliyorlar. Devlet karşısında vatandaşlık vazifesini başarıyla yerine yetiren harbe celp edilen Türkmen birçok insani hukuklardan mahrumdur. Türkmen Araplarla evlenemez, Arap da Türkmen kızıyla evlenemez. Kardeş Türk devletlerinde yaşayan şair ve yazarların kitapları Kerkük’e gelmiyor, oradan da kitap çıkarmak yasak. Şimdi Allaha şükürler olsun tehlikesiz arazide olduğu için Türk dünyası ile ilişkiler kurmaya başladık. Türkmenler Azerbaycanlıları candan severler. Biz aynı dilde konuşuyoruz, adetlerimiz de aynı. Bu yüzden Azerbaycanlı kardeşlerimizle daha yakından ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Bizim bastırdığımız ‘Türkmen Eli’ gazetesinde Azerbaycan, onun eğitim, kültür resmileriyle ilgili yazılar çıkıyor. Son sayımızdan birinde Polat Bülbüloğlu, Ekber Goşalı, Zelimhan Yakup, Ebülfez Garayev hakkında yazılar çıktı. -Türkmen yazar ve şairlerden kimlerin adını söyleyebilirsiniz? -Abdullatif Benderoğlu, Salah Növres Avusturya’da şimdi, Nusret Merdan İsviçre’de şuan, Mustafa Ziya Türkiye’de, Sadun Köprülü Amerika’da ve b. -Dünyanın muhtelif ülkelerine gitmiş bu şair ve yazarlarla iletişim kurabiliyor ‘musunuz? -Ankara’da İTC-nin Türkiye temsilciliği yakın zamanlarda ‘Gürgür baba’ adlı dergi çıkarmak niyetindedir. Gürgür baba Kerkük’te yerin altından çıkan alevli bulaklara denilir. O, Türkmenler için çok kutsal sayılır. O dergi çıktıktan sonra dünyanın neresinde yaşamasından asılı olmayarak tüm Türkmen yazarların faaliyetine ayna olacaktır. -Türkmen yazarların faaliyetleri için hangi mevzular ön sıradadır? -Irak’ta yaşayan şair ve yazarların kaleme aldığı mevzular orada insanların maruz kaldıkları işkencelerden, Türkmenlere edilen zulümlerden bahseder. Muhaceretteki şair ve yazarlarımız ise en çok gurbet acılarını dile getirirler.