Kerkük'ten Azerbaycan'a

Selam Olsun Şanlı Irak Toprağına 1


Bahtiyar Vahapzade
Her mescidi minaresi
Her kasrı, her kaşanesi
Tarihin bir nişanesi
Selam olsun düne nine
Bugüne, sabahına
Her çağına!
Selam olsun, kaldığın müstakilin bayrağına
Selam olsun,
Şanlı Irak toprağına
Hak söyleyip, hak bağıran
Evlekleri gören zaman
Yüreğimiz dağa döner
Kadim-kadim zamanlardan
Gönlümüzden, gönlünüze yol görünür.
Biz bir sanat bahçesinden
Asırlarla gül dermişik
Vakıf ben vedadı ben
Dili ile
Bizim, sizin devirenlerle
Size selam göndermişik
Bağdat yine de pervazlanıp
Bakü’de göz açan Durna
Bizim Bakü köylerinde kıtârlaşıp
Basra, Bağdat illerinde uçan Durna!
Bir vakit senin sinen üstünden
Geçti zaman
Ben bir gece nağılları
Şirin-şirin efsaneler diyarısın
O nağıllar, efsaneler
Birer birer
Haber verir debdebeli geçmişinden
Öz nenemin danıştığı
Esrar dolu nağıllardan tanımışım Bağdat’ı ben,
Basra’nı ben
Leyla-Mecnun:
Kadim Arap efsanesi
Koca şarkın
Haksızlığa isyan sesi
Arap oğlu, Arap kızı
Nizami’nin, Fuzuli’nin
Kaleminde cana geldi
Dağlar aştı
Çaylar aştı
Hey dolaştı
Bu dünyanı senin derdin benim oldu
1 Abdüllatif Benderoğlu, Bahtiyar Vahapzade’den seçilmiş Şiirleri. Bağdat 1989, s, 17-25

Leyla-Mecnun
Yüreklere
Beyinlere
Kıfıl 2 vuran kanunlar!
Ahkamlara ganim oldu!
Bu dünyanın şöhretidir
(Nizamiye medresesi)
Bir zamanlar oradan gelmiş
Bizim hatip Tebrizi’nin
Nizami’nin, Hakani’nin
Nasrettin Kadir sesi
Abu el-Ala büyük üstat
Işık saldı halifeler zamanına
Güneş gibi
Abu el-Ala
Bizim Hatip Tebrizi’nin muallimi!
Üstat, Şakirt kardeş oldu
Sen-öğreten, ben-öğreten
Aradaki bu fark etti unutuldu
Zamanla yüz yüze durup
Onlar dedi,
Açık dedi sözlerini,
Zaman geçti
Şakirt’ine verdi üstat öz yerini
Zaman geçti
Arap dili, felsefesi,
Hatibimin sözlerinde tazelendi.
Benim büyük söz üstadım
Sizin fahri gıyabında yatır şimdi
Dicle çayı çok dinlenmiş
Bir vakit benim Fuzuli min nağmesini,
Bu dünyanın azabıyla vücuda gelen
Bir yüreğin ah sesini, of sesini:
(Tutuştuğum oduna şad gördüğüm gönlüm,
Mukayyet oldu azat gördüğüm gönlüm
Fuzuli eyledi ahengi- ayış haneyi Rum
Esiri mihnet- Bağdat gördüğüm gönlüm
Kadim Irak toprağında Fuzuli’miz rahat yattı
Kerbela ikinci bir Kerbela’nı o yarattı
Gece yarı
Kerbela’dan Şam’a sarı
Medine’den Rum’a sarı
Giden uzun kervanların biledicisi
2 Kilit anlamında.

Ulduzların kehne şanı!
Dünyanın ilk müneccimi
Kervanların ilk sarvanı!
Olduzlara ilkin toru
Sen atmısan
Sen nücumu bu yollarda
Yaratmısan
Kervan gider!
Gider lenek- lenek
Develerin boynundaki zingirovlar 3
Seslendikçe
Bu hoş ahenk
Mervarı 4 tek saba düzer
Ve zannımızı
Takdimden birleştirdi
Zenk 5 sesinden çengildeyen
Bu dalgalı uruz bizi
Söz alışıp yandı sesinden
Muğamat da sızıp geldi
Bu ahenkten, bu nefesten
Rast yarandı
Şu yarandı
Bemler 6 , ziller bir hal üste
Çengildedi
Sesten, sözden
Şiir doldu, nağme dolu
Nur yarandı
Yüreğimiz bir düğündü
Bu nale de bu nefeste
Baban şah mat oynardı deve üstünde
Baban Ali, topladı öz dağ sabrını
Dünyamıza bahş eyledi el-Cebrini
Bugün seni hedele yer
Bugüne hor bakanlar
Akan kanlar
Ders olmadı
Cihangirler dünyasının
Cihangirlik hülyasına
Ta gecesi nemi? Yok kardeşim
Cevabını verir artık zaman ona
Ala Eldin’in çırağını
Uğurlayıp apardılar vatanından
3 Zil Sesleri
4 İnci
5 Arama Sesleri
6 Davullar

Uzun yıllar çırağına hasret kalıp
Karanlıkta yaşadın sen
Unutulur
Köhne yaran, köhne dağın
Öz evinde yanar bugün öz çırağın
Arkanda bir dağ dayanır
Dağ demiyorum, hak dayanıp
İndi senin
Çırağını uğurlamak isteyenin
Ellerini kesebilen
Ellerine inanırım
Selam olsun, düne nine, bugüne, her çağına
Selam olsun kaldırdığın müstakillik bayrağına
Selam olsun, şanlı Irak toprağına!


Scroll to Top